Günün Sözü

Gün var ay'ı besler. Ay var günü besler...

Ara

8 Ocak 2014 Çarşamba

MESLEK TANITIMI

İnşaat Mühendisliği Nedir?
(Aykut ÖZDEMİR’in bloğundan derlenmiştir.)

İnşa edilecek olan yapıların planlaması, hesaplanması ve  projelendirilmesini, inşa edilmesi ve denetlenmesi işlerini kapsayan temel mühendislik dalıdır.


            İnşaat Mühendisleri Ne İş Yapar ?
Her türlü bina, karayolu, demiryolu, havaalanı, köprü, tünel, deniz yapısı, su şebekesi, baraj, enerji santralleri, endüstriyel yapılar, kanalizasyon ve altyapı işlerinin plan, proje, imalat ve denetim işleri inşaat mühendisliği kapsamındadır.

İnşaat mühendislerinin yaptığı işi biraz daha açacak olursak eğer, bir yapı inşaatını ele alalım. Mimari proje hazırlanır ve sıra bu binayı ayakta tutacak statik hesaba gelir. Burada inşaat mühendisliği devreye girer, yapıyı 3E’ye göre ( emniyet- ekonomi- estetik) ayakta tutacak statik projesi yapılır. Statik projelenin hazırlanması sürecindeki statik hesaplar inşaat mühendisleri tarafından yapılır.

Projemiz hazır şimdi sıra imalata mı geldi ? Elbette hayır, öncesinde yapılacak imalatın her açıdan planlaması gerekir. Malzemeden iş programına, bütçeden tüm izin ve belge işlerine vb.  imalat öncesi ve imalat sürecindeki tüm plan program işlerinin yapılmasında yine inşaat mühendisinin önemli rolü vardır.

Sıra geldi imalata, yapının projeye uygun şekilde yapılmasından, denetlenmesinden, yapılan plan ve programa uygun olarak imal edilmesinden yine inşaat mühendisi sorumludur. Yapının oturacağı zeminin değerlendirmesi ve hesaplanması işleri, kullanılan malzemelerin testi ve kontrolü yine inşaat mühendisliği kapsamındadır.

Yapıların sadece imalatı değil, onarım ve güçlendirilmesi de yine inşaat mühendislerinin görevleri arasındadır. Anlaşıldığı üzere, etrafınızda gördüğünüz büyük küçük her türlü yapının her aşamasında inşaat mühendisliği rol oynamaktadır. Bu kadar geniş bir iş alanı olunca inşaat mühendisliği, yapı mühendisliği, altyapı mühendisliği, hidrolik mühendisliği, malzeme mühendisliği, ulaştırma mühendisliği, kentsel mühendislik, deprem mühendisliği gibi pek çok alt sınıfa ayrılmıştır.

İnşaat mühendisi iş imkanı, maaş ve çalışma şartları nasıldır?
Bir öncesi soruyu cevaplarken, aslında inşaat mühendisliğinin iş imkanından da bahsetmiş olduk. Görüldüğü gibi iş imkanı oldukça geniş bir meslek.  İnşaat sektörünün, tüm sektörler arasında en genişlerinden birisi olması da inşaat mühendisliği mesleğinin iş imkanını artırıcı bir etken olmaktadır. İnşaat mühendisleri, sadece özel sektörde değil, kamuda ve belediyelerde de çalışabilmektedir. Bayındırlık, Tarım, Orman, Enerji ve Tabü Kaynaklar, Ulaştırma Bakanlıkları, DSİ, Karayolları Genel Müdürlüğü, inşaat mühendislerinin çalışabileceği kamu alanlarıdır. Ayrıca akademik kariyeri seçen inşaat mühendisleri, üniversitelerde öğretim görevlisi de olabiliyor. Uluslar arası anlamda en fazla iş hacmine sahip olan müteahhitler arasında Türk müteahhitlerinin olması, yurtdışı iş imkanını da arttırmaktadır ve inşaat mühendisleri için yurtdışında çalışma ve kariyer yapma imkanı da oldukça yüksektir.
            Maaş konusu, çalışılan alan ve pozisyona göre farklılık göstermektedir. İnşaat mühendisliği çalışma şartları yine çalıştığınız şirket ya da kuruma, çalıştığınız yerin yurtiçi- yurtdışı olmasına göre farklılık gösterecektir. Yurtdışında maaşlar, genel olarak yurtiçi maaşlarının 1.5-2.5 katları civarındadır.
İnşaat Mühendisi Olmak Hangi Bilgi ve Becerileri Gerektirir ?
Mühendis, Arapça kökenli bir kelimedir ve, matematik bilen kişi anlamına gelir. Mühendislik en başta bir hesap işidir. Mühendislik, doğru hesaplamayı, 3 boyutlu ve analitik düşünebilmeyi gerektirir. Türk Dil Kurumu inşaat mühendisliğini şöyle tanımlar  “İnsanların her türlü ihtiyacını karşılamaya dayalı; çeşitli yapılar yol, köprü, bina, peyzaj, çevre gibi şehircilik ve imar dışı alanların ilkeleri, bayındırlık; tarım, beslenme gibi gıda; fizik, kimya, biyoloji, elektrik, elektronik gibi fen; uçak, gemi, otomobil, motor, iş makineleri gibi teknik ve sosyal alanlarda uzmanlaşmış, belli bir eğitim görmüş kimsedir.”
İnşaat mühendisliği, çalışma alanı ve yaptığı işleri dolayısı ile, zevkli olduğu gibi zor bir meslektir. Sorumluluk almayı bilen, iletişim gücü yüksek, planlı ve disiplinli çalışabilen, dikkatli, yoğun ve stresli iş şartlarına dayanıklı, tempolu çalışmayı kaldırabilecek, yönetici vasfına sahip, çalışkan bir birey olmayı gerektirir. İnşaat mühendisi olmak için, üniversitelerin “inşaat mühendisliği bölümünden” mezun olmanız gereklidir.
Mühendislik zor iştir, hizmet etmeyi, fedakarlığı gerektirir. Çünkü insan hayatının sorumluluğunu aldığımız bir meslektir. Yaptığımız yapılar hem birer milli servettir hem de insanların can güvenliğini taşımaktadır.
Bir günümüzü ele alalım :
“Sabah kalktık ve yüzümüzü yıkadık : İçme suyu, atık su vb. kentsel altyapılarını inşaat mühendisleri yapar. Üstümüzü giyindik ve çıktık, metroya doğru yürümeye başladık : Karayolları, metro gibi raylı sistemler, köprüler, tüneller, her türlü ulaştırma alanındaki yapıları yine inşaat mühendisleri yapar.
Metrodan indik ve işyerimize geldik. Öğle arası bir avmye yemeğe çıktık. Mesai sonrası da sahil kenarındaki bir kafeye oturmaya gittik. Sonra tekrar eve döndük : Konutlar, iş yerleri, avm’leri inşaat mühendisi yapar.  Hastaneler, okullar, gökdelenler etrafınıza baktığınızda gördüğünüz her türlü betonarme, çelik, prefabrik, ahşap yapılar, deniz yapıları, havaalanları, kısacası her yapı bir inşaat mühendisi eseridir.
Bu mesleği kutsal yapan da budur. İnşaat mühendisliği, mühendisliğin temelidir. Elektrik, makina yokken, ilk çağlarda barınaklar, çeşitli malzemelerden yapılmış yapılar vardı. Geçmişi en eskiye dayanan mühendislik, inşaat mühendisliğidir. Çünkü medeniyetin vazgeçilmez bir öğresidir, temelidir. Bu nedenle ki İngilizce’ de civil engineering, Arapça’ da ise  mühendis-i medeni denmektedir ( Medeniyet Mühendisliği)
            İnşaat Mühendisliği lisans eğitiminde hangi dersler verilmektedir  ?
Ders kapsamlarında değişiklikler olabilmektedir. Tüm dersleri görmek için  tercih etmek istediğiniz üniversitenin ders programlarına bakabilirsiniz. Genel olarak, Fizik, Matematik, Kimya gibi lise derslerinin devamı niteliğinde temel dersler, sonrasında mekanik, yapı, malzeme, ulaştırma, geoteknik, hidrolik, yapı işletmesi anabilim dalları altında mesleki dersler gösterilmektedir. Bu dersler sayesinde öğrenciler, yapı statiğinin temel mantığını öğrenmekte, yapı malzemelerini, yapı türlerini tanımakta, inşaat yönetimi konusunda temel bilgiler edinmektedir. Mesleki dersler, çeşitli laboratuvar dersleri ve proje tasarım ödevleri  ile desteklenmektedir. Ayrıca temel bilgisayar bilgileri, diferansiyel hesaplar, sayısal analiz yöntemleri de inşaat mühendisliği lisans eğitimi kapsamında okutulmaktadır.
            İnşaat Mühendisliği Tercih Edilirken Nelere Dikkat Edilmelidir?
Bu mesleği tercih etmek isteyen adaylar, bu yazıda yazılanları tekrar okumalı ve “gerçekten kişisel yapılarına ve hayattan beklentilerine uygun bir meslek mi ?” bunun sorgusunu yapmalı.

Yeni Mezun İnşaat Mühendisi

Kimisi aile sektörü diye, kimisi duyduğu “iyi para var, müteahhit olur yolunu bulursun” gibi sözlerle, kimisi ise sırf puanı yetti diye seçer İnşaat Mühendisliği bölümünü. Mühendis adaylarından, her birisi ayrı bir gelecek kaygısı taşıyor, her biri yukarıda saydığım gibi farklı sebepler ile farklı hayallerin, ideallerin peşinde.
Üniversite sınavları biter ve yukarıda saydığım farklı sebeplerden dolayı istemiş olduğunuz bölüme yerleşirsiniz. İyi ya da kötü, bir şekilde lisans eğitimi de biter ve diplomanızı elinize alırsınız. İşte, bu yazının esas hikayesi o zaman başlar.
            İş Bulma Çabaları :
Diploma elinde, iş aramaya koyulur yeni mezun mühendis. Sektörde çevresi ya da şansı varsa işi kolaydır. Güzel bir işe girer, kendisini yetiştirmeye koyulur. İş hayatında pişme süreci başlamıştır.Ya yoksa? Piyasadaki yeni mezun avcıları ile tanışmasına hiçbir engel yoktur. Yapı ile alakası olmayan bazı denetim(!) firmaları ve güvenlik ile alakası olmayan bazı iş güvenliği(!) firmaları, kimi küçük taşeron ve müteahhitler, ekspertizler,  mühendis değil imza arayan herkes gözünü diker genç mühendislere. Maalesef bazı arkadaşlar da buna müsaade eder. Uyarı 1: Lütfen, ama lütfen! Siz inşaat mühendisisiniz, bunu basite almayın! Attığınız her imza, sadece bir binayı değil, içindeki onlarca, belki de yüzlerce canı taşıyacak. Dünya size medeniyet mühendisi derken, sizler medeniyeti katledenlerden olmayın! Katil olmayın. Bilmeden, etmeden imza atmayın.
Bir de maaş konusu var tabi ki, medeniyet mühendisi denilen mesleğin üç kuruş değeri yoktur yeni mezunsan. Maalesef piyasada çok komik rakamlara çalışan mühendis arkadaşlar var. Odalar bu konuda sessiz, ama siz sessiz olmayın. Evet belki de iş hayatında yenisiniz, bilmiyorsunuz, ama “mühendis” siniz. Bir mühendis kolay yetişmiyor, bunu en iyi siz biliyorsunuz. Geniş bir sektörde, önemli bir mesleğiniz var. Sırtınızdan servetler kazananların, sizi karın tokluğuna çalıştırmasına izin vermeyin. Bu trajkomik bir durumdur. Mesleğinizin, kendinizin değerini bilin ve bildirin.
Gerçi adamlar da haklı. Hem iş öğretecekler, hem de para verecekler, yok yaaa ! Oldu, başka ? Hele sen bir işi öğren, maaşı düşünürüz tekrar. Ha bir dakika, iş bilmiyorsun diye, şantiye şefliği yapamayacaksın da demedik hani. Koca mühendissin(!) imza da atamayacaksan ne yapalım diplomanı!
Size böyle diyecekler. Yeni mezun olabilirsiniz, tecrübesiz olabilirsiniz fakat bu bir değeriniz olmadığı, hiçbir katkınızın olmayacağı anlamına gelmiyor. Tekrar diyorum : Bir mühendis kolay yetişmiyor, değerinizi önce kendiniz bilin, sonra da bildirin.
“Yeni mezun şantiye şefi” etiketi, ve maalesef bu etiketi taşıyan pek çok arkadaş ( Bazıları da mahkemede, davaları sürüyor) Bilmediğiniz işin altına imza atmayın, sorumluluğunu almayın. Sicilinize de yazık olur, sorumluluğunu aldığınız milli servet olan yapılara da, en önemlisi o yapılara güvenerek başın sokan vatandaşlara da. Zaten işini düzgün yapan adam, işin sorumluluğunu tutup da işi bilmeyen birisinin imzasına, kontrolüne bırakmaz. Mantıklı düşünelim gençler…
Arkadaşlar, yeni mezunsunuz, daha öğreneceğiniz, tecrübe edeceğiniz çok şey var. Para mı ? Onu da kazanacaksınız. Acele etmeyin. Daha yolun başındasınız, kazanacağınız değil, kariyerinizin temelini sağlam atacağınız, güzel tecrübeler kazanacağınız işlere yönelin. 3 kuruş fazla kazancağım diye, sicilinizi kirletmeyin, katil olmayın. Sizi değil, imzanızı isteyenlerin ekmeğine bal sürmeyin. Siz mühendissiniz. O  imzayı, o diplomayı kolay almadınız. Hakkını verin. Layıki ile taşıyın unvanınızı. “Nasıl başlarsanız öyle gider.” Bunu unutmayın. Size tercih bırakmayanlara inat edin. Kendimden örnek vereyim, 5 ay işsiz kaldım mezuniyetten sonra. Şimdi ise gayet iyi şartlarda çalışıyorum. Çok güzel tecrübeler edindim, edinmeye devam ediyorum. Yukarıda saydığım tekliflerden onlarcasını aldım. Önüme gelen ilk işe atlasaydım da şantiye şefi olsaydım ve imzam ile para kazansaydım ne olacaktı ? Akıllı olun, dediğim gibi  işini düzgün yapan hangi firma daha iş hayatına yeni atılmış genç mühendise bırakır tüm sorumluluğu, işi. Ya da sen gelmesen de olur diplomanı yolla, arada imzaya gelirsin diyen firmaya girsen ne olacak ? Ne öğreneceksin ? Ne kazanacaksın ? Sabredin, sürekli kendinizi geliştirin. Siz iyi olun, iyi olan sizi bulacaktır.
Kimileri yüzme derin suda öğrenilir derler. Ben de diyorum ki, yüzmeyi bilmeden derin suya girersen boğulursun !
           
Mühendis Olma Çabaları :
Kafamıza yatan bir işte karar kıldık, anlaştık ve başladık. Burada yolumuz 2 ye ayrılıyor, büro ya da şantiye. Neresi olursa olsun basit işler yapacaksınız. Bunlar size angarya gelip sizi üzmesin. Evet, belki 2 yıl hatta 6 ay sonra aynı işleri sıkıla sıkıla yapcaksınız ancak şuan bunun zamanı değil. Fotokopi dahi çekseniz, fotokopi çekerken dökümanlara karşı kazandığınız aşinalık bile bir tecrübedir. Herşeye bu gözle bakın. Size ayak işleri gelen bu işler, ofiste size gereken bilgisayar programlarını öğrenmenize, pratik bir şekilde kullanabilmenize yardımcı olacak, ileride bol bol haşır neşir olacağınız, sorumluluğunu alacağınız önemli evraklara aşinalığınızı artıracaktır ve ileride o dökümanlar önünüze gelince bu ne demeyeceksiniz. Bu sadece bir örnek. Herşeye böyle yaklaşın, ne görsem, ne bilsem, ne duysam kar deyin. Gözünüz bilgisayardayken kulağınız dışarıda olsun. Duyduğunuz her kelime tecrübedir. İşler nasıl yürüyor bileceksiniz ki, ileride o işleri siz yürütebilesiniz. Bu da ilk başta daha basit işleri hallederken bir yandan edineceğiniz tecrübe ile olacaktır.
Diğer alternatifiniz ise şantiye. Yukarıda saydığım herşey burası için de geçerli ancak burada başka durumlar da var. Büro da genelde iletişim içinde olacağınız kişiler teknik personeller ya da muhasebeci, sekreter gibi personellerdir ama şantiyede öyle değil. Şantiyede tekniker, formen ve işçiler ile iletişim için de olacaksınız. Burada davranışınız çok daha büyük önem arzetmektedir. Genelde yeni mezun arkadaşların dengesini kurmakta zorluk çektiği bu iletişim ağında, dengesizlikten doğan sıkıntılar yaşanır. Bu nedenle bu konu ile ilgili olarak ayrıca tavsiyeler vermek isterim.
Evet, bazı şeyleri gerçekten bilmiyorsunuz ve öğrenmeniz lazım. Ancak orada altınızdaki personellere iş yaptırma durumundasınız aynı zamanda bir yandan isterseniz mühendis olun, altınızda belki yaşınızdan çok inşaat geçmişi olan personeller var ve ondan da öğreneceğiniz çok şey var. İşte durum böyle olunca, dengeyi kurmak da zor oluyor. Şantiye ortamının farklı atmosferine yabancı olmak bu durumu daha da zorlaştırıyor. Peki ne yapmalı genç mühendis ?
Mesafeyi her zaman koruyun. Karşınızda iyi niyetli insanlar da olabilir, gençliğinizi  küçümsemeye çalışanlar da. Dediğim gibi yeri gelecek sizin altınızda çalışanlardan bir şeyler öğreneceksiniz. Ama her daim ne yapılacağını, son kararı siz vereceksiniz altınızdakiler değil. Şantiyeciliği, imalatı öğrenirken mesafeyi hep koruyacaksınız. Bir tavizde, bir yanlışta ipin ucu kaçar. İster 2 aylık ister 20 yıllık mühendis olun. Her zaman altınızdaki insanları dinleyin fikrini alın. Bilmiyorsanız sorun. Ama sorumluluğunuz ile alakalı son kararı siz verin. Bilmediğiniz durumlar olabilir, çözemediğiniz problemler olabilir bundan utanmayın. Şuan en iyi mühendis de bir zamanlar yeniydi ve bilmiyordu. Yanlış yaparak doğruları öğrendi. Problemlerle karşılaştıkça çözüm üretmeyi öğrendi. Bu durumlarda üstlerinize danışın.
Bu dediklerime dikkat ederseniz, yeni mezunluğun vermiş olduğu acemiliği daha rahat atarsınız üzerinizden. Ayrıca stajlarınızı naylon değilde, ciddi anlamda zaman ayırarak yapmanızı tavsiye ederim arkadaşlar. İş hayatındaki o ilk “sudan çıkmış balıklığı” orada atın üzerinizden. O zamanlarınız soru sormak için de, yanlış yapmak için de, “Ne oluyo ya” şaşkınlığını yaşamak için de en iyi fırsat.
İyi bir mühendis olmak, iyi bir yönetici olmaktan, işleri iyi planlamaktan ve planlara uygun olarak işi yürütmekten geçer. Bunları yapabilmek için de, altınızda çalışanlara her zaman hakim olmalısınız. Ne yaptığınızı, ne yaptırdığınızı bilmelisiniz.
Karamsar olmayın. Düşünerek, planlayarak atın adımlarınızı. Gözünüzü korkutmasın hiçbirşey. Bu yazıyı okumuşsanız zaten, geleceğinizi düşünen birisiniz ve geleceğiniz hakkında planlar yaparken, en doğru yolu izleyerek, sizin yolunuzdan daha önce gitmiş insanların tavsiyelerini alıyorsunuz demektir. Bu da başarının en büyük anahtarıdır.
Başarılı insanlar, 20 yıl sonra nerede olacağını şimdiden düşünen ve o yerde olmak için atacağı adımları planlayan insanlardır.
Başarılı insanlar “ En büyük başarısızlığın, denememek olduğunu” bilen insanlardır.

İnşaat Mühendisinin Bilmesi Gereken Programlar

Ne zaman bu konuda bir soru sorulsa, piyasadaki  bir çok program “inşaat mühendisi bunu da bilmeli” şeklinde yazılıyor. Konuya nokta koyarak başlamak isterim : İnşaat mühendisi herşeyi bilen değil, neyi nerde nasıl bulacağını bilen kişidir.” Bir insan her donanıma sahip olamaz, yapacağı işe yönelik donanımlar kazanır. Zaten herşeyi bilecek kapasitemiz olsa, hem doktor, hem mühendis, hem uzaybilimci olabilirdik. Kaldı ki, inşaat mühendisi bile tek başına her alanda yeterli değildir, bu nedenle pek çok alt anabilim dalına ayrılmıştır. Her alanda yeterli olmak mümkün değildir. Ancak temel mühendislik donanımlarını kazanmak ve bir alanda uzmanlaşmak mümkündür.
Saha mühendisliğini seçmiş bir inşaat mühendisi neden etabs, sap2000, probina öğrensin ?
Teklif mühendisi neden primavera öğrensin ?
Hidrolik anabilim dalındaki bir akamesiyen inşaat mühendisi neden hakediş programı öğrensin ? Ya da Xsteel öğrensin ?
Yapı malzemeleri ile uğraşan bir inşaat mühendisi, neden Sta4CAD ?
Bir hakediş mühendisi neden IdeCAD  öğrensin?
Sanırım bu kadar yeterli. Bu saydıgım ve pek çok diğer programlar, her “inşaat mühendisi hangi programları bilmelidir?” sorusuna cevap olarak verilmektedir. Kanımca soru da yanlıştır, cevap da. Hangi alanda çalışan bir inşaat mühendisi hangi programı bilmelidir ? soru buna yönelik sorulmalıdır, cevaplar da o yönde olmalıdır. Tüm bu programları öğrenmeye kalkmak, bence çılgınlık olacaktır zaten işinin hakkını veren hiç bir mühendis de , bu kadar fazla ve gereksiz donanıma sahip olamaz.
Diyeceksiniz ki, arkadaşım zaten bunlar popüler programlar, kim nerde neyi kullanacağını zaten bilmiyor mu ? Malesef değerli meslektaşlarım. Bu yazımı yazma amacım daha çok bana genç mühendis adaylarından gelen sorulardır. Geleceğe yönelik bir planı dahil olmadan, belki de hayatında hiç kullanmayacağı programları öğrenmek için heves edenler var. Hem de bunu hiç bir yapı bilgisi olmadan daha lisans eğitiminin ilk yılında yapanlar var. Bunun nedeni yanlış yönlendirmelerdir.
Bir inşaat mühendisi, pek çok yakın dalında olduğu gibi, AutoCAD ve Microsoft Office programlarını ( Excel, Word) kesinlikle bilmelidir. Hangi alanda çalışırsa çalışsın, bu programlar karşısına çıkacak ve kullanmak zorunda kalacaktır. Zaten eğitim hayatı süresince, bu programlar işe yarar seviyede öğrenilmektedir. Üstüne birşeyler katarak kullanım kapasitesi artırılabilir. Kimi mühendis, sadece projeyi açıp bakmak, basit düzenlemeler ve kesit çizimleri yapmak için kullanır Autocad programını, kimisi daha detaylı çizimler için. Excel, word zaten pek çok meslekte kullanılan, ayrıca sadece iş için değil, günlük hayatta da pek çok kullanımı olan, çok fonnksiyonlu ve bence kesinlikle derinlemesine öğrenilmesi gereken bir program çünkü pek çok nimeti var. Ben günlük hayatımda, bütçeden, çalışma programıma pek çok şeyi şahsi excel tablolarım ile takip etmekteyim mesela:) Exceli iyi öğrenen bir insan, bu programlar ile neler yapabildiğini görecek ve iyi derecede excel bilmenin farkını hissedecektir.
Bunun dışında, diğer tüm programlar çalışılan alanla alakalıdır. Ben sap2000 bilmekteyim( lisans eğitimimde öğrendim) ve hiç kullanmadım. Keşke zamanında sap2000 yerine Ms project öğrenseymişim diyorum çünkü şuan bu programı bilmemenin eksikliğini yaşıyorum ve öğrenmeye çalışıyorum. Öncelikle çalışacağımız alana karar vermeli ve bu alana yönelik programlar öğrenmeliyiz. Proje ofisinde çalışanlar, çizim ve analiz ağırlıklı programlar kullanmaktadırlar. Saha ve saha ofisinde çalışanlar, primavera, ms office gibi iş yönetimine dayalı programlar kullanmaktadırlar mesela. Ayrıca, betonarme, çelik, hidrolik gibi alt anabilim dalları için alanlara yönelik programlar da mevcuttur.  Örneğin geoteknik mühendisleri allpile, Plaxis gibi bilgisayar programları kullanmaktadır.
Ayrıca çalışacağımız firmaya, yapacağımız işlere göre pek çok ufak yazılımlar da karşımıza çıkacaktır.
Sonuç olarak, Autocad ve Ms Office programları dışında, öğrenilecek program iyi seçilmelidir. Çalışacağımız alanda, işimize yarayacak programları kullanmalıyız. Çünkü zamanımız her donanımı kazanmak için yeterli değildir. Faydalanmayacağımız donanımları kazanmak anlamsız ve zaman kaybıdır. Bunun için de önce, hangi alanda uzmanlaşmak istediğimize karar vermeliyiz. Hem bilgisayar  hem bilgi donanımı olarak bu alanda kendimizi geliştirmeliyiz.

Mezun olunan üniversitenin önemi

Pek çok inşaat mühendisi adayının kafasını kurcalayan bir soru : ” Mezun olduğum üniversite önemli mi?” Bu soruya kendi deneyimlerim çerçevesinde cevap vermek istedim. Bence önemli, hem de çok önemli! Bu konuda ” önemli olan kendini geliştirmek”, ” iş hayatı ile okul çok farklı, önemli olan iş hayatındaki deneyimlerin” gibi düşünceler mevcut. Ben bu düşüncelerden yola çıkarak birşeyler söylemek istedim.
Evet arkadaşlar üniversitede aldığımız eğitimler, iş hayatı için yetersiz. Çünkü üniversitede bize uygulama değil o uygulama için gerekli olan teorik bilgiler gösterilmektedir.  Ama bu demek değil ki üniversite eğitimi gereksiz, önemsiz. “İş hayatı ile üniversitede edinilen teorik bilgilerin alakası yok” düşüncesi, ancak inşaat mühendisi ile işçiyi  farksız görebilen bir kişide olabilir. Üniversite eğitimi bizlere mühendislik bakış açısını kazandırmayı, mühendisliğin temelindeki düşünceyi verebilmeyi, yüzyılların birikimi olan kuralları, teoremleri öğretmeyi amaçlar. İnşaat mühendisini bir işçiden farklı kılan onun eğitimidir. Bir olaya mühendis olarak bakabiliyorsak bu aldığımız eğitimin sonucudur.  İşin nasıl yapıldığını sorsan işçi de cevap verebilir. Mühendislik onun neden yapıldığını bilmektir. Problem çıktığında çözüm üretebilmektir.  O işi programlayabilmektir.  İş hayatında nasıl? sorusunun cevabını öğreniriz. Ancak neden? sorusuna vereceğimiz cevaplar aldığımız eğitimdedir. Bu nedenle üniversite eğitimi, bu eğitimin kazandırdıklarının farkında olmayanların söylediğinin tam aksine, çok önemlidir. Tabi  o eğitimi hakkını vererek alınabildiyse.
Gelelim mezun olunan üniversite neden önemli ? sorusuna. Öncelikle şunu söylemek isterim, elbette “bir mühendis kendini ne kadar geliştirebilmişse o kadar mühendistir.” Çok iyi üniversitelerden mezun olup da boş mezun olan mühendisler olduğu gibi, daha arka sıralardaki üniversitelerden mezun olup çok başarılı olan, kendisini iyi yetiştirmiş mühendisler de var.  Ancak şu var ki: kendini yetiştirme isteği kadar bunun yapılabileceği imkanlar da önemlidir.  Bu nedenle ki üniversite de , bulunduğu şehir de önemlidir. İstanbul, İzmir, Ankara vb. büyük şehirler ile daha az gelişmiş şehirlerin durumlarını düşünelim ve bir kıyaslama yapalım. Kesinlikle şehrin gelişmişliği ile orada sahip olunabilecek imkanlar  farklıdır. Nedir bu imkanlar? teknik geziler, seminerler,  mesleki kurslar…  daha çok fazla örnek verilebilir. Büyük şehirlerde, çok daha ileri mühendisliğin kullanıldığı yapılarda staj, teknik gezi imkanları, daha kaliteli kurumlarda kurs imkanları olacaktır. Okulların, kurumların, en basitinden İMO’nun verdiği seminerler bile büyük şehirlerde çok daha fazladır. Bu imkanların fazlalığı ve kalitesi kesinlikle şehirden şehre farketmektedir.
Üniversiteleri karşılaştıracak olursak, açalım üniversitelerin müfredatlarını karşılaştıralım. Neden lisans ya da yüksek lisans için gidilecek bir ülkedeki müfredatlar kıyaslanır, verilen eğitimin kalitesine bakılır da , iş kendi ülkemizdeki üniversitelere gelince ” üniversitenin önemi yok” olur. Müfredatları kıyasladığımız zaman göreceğiz ki ders çeşitliliği konusunda önemli farklılıklar var. Mühendislik deyince öne çıkan ve kendisini ispatlamış üniversitelerde verilen mesleki dersler, projeler, seçmeli dersler, diğer üniversitelerde ya hiç yok ya da daha kısıtlıdır.  Bu tür proje derslerinde çalışmış, kendi seçtiği alanda  ders alabilmiş bir mühendis adayı ile diğer mühendis adayını bir tutmak da bence doğru değildir. Laboratuar imkanları olsun, okuldaki mesleki kulüp zenginlikleri ve bunların faaliyetleri olsun, okuldaki seminerler, kurslar gibi diğer mesleki aktiviteler olsun, okul kütüphanesinin zenginliği olsun, okuldaki hocalar olsun bunlar da üniversitenin kalitesine göre değişmektedir ve  bir mühendis adayının yetişmesinde son derece önemlidir. Kendisini yetiştirmek isteyen iki mühendis adayının birisinin bu imkanları varken diğerinin olmadığını varsayıp düşünürsek, neden üniversite önemli sorusuna daha sağlıklı cevap verilebilir.
Ben mezun olduğum lisenin artısını üniversite hayatım boyunca çok fazla hissettiğim gibi, mezun olduğum lise ve üniversitenin farkını da iş hayatında bir o kadar hissediyorum. İş ilanlarına bakacak olursak, pek çoğunda genelde iyi üniversitelerin tercih sebebi olacağı yazmakta. Bu sadece üniversitenin adından değil yukarıda saydığım farklılıklarından kaynaklı bir ayırım. Bazıları bu ayırımın sadece iş görüşmelerinde olacağını, üniversitenin adının sadece ilk aşamada fark yaratacağını düşünüyor. Kendini geliştiren mühendisin daha başarılı olacağı konusunda tartışma yapmak zaten gereksiz. Fakat bir yanda  daha fazla imkan ile diğer yanda  daha kısıtlı şartlarda kendisini geliştirmeye çalışan mühendis arasında iş hayatında da üniversitenin adı kadar fark olacağını, sadece mühendislik değil tüm diğer meslekler için de bu farkın geçerli olduğunu düşünüyorum.
Ayrıca Türkiye’deki ceo profiline bakacak olursak, %70 den fazlasının Boğaziçi, ODTÜ, İTÜ , YTÜ, İstanbul Üniv., Marmara Üniv, Hacettepe Üniv. gibi üniversitelerden olduğunu görmekteyiz. Bu da yine üniversite farkının bir göstergesidir diye düşünüyorum.
Son olarak bu konuya nokta koyacak bir alıntı yapıyorum: ” Mühendisliğin mayasını okulda alırsın, hamurun piyasada yoğurulur” yani istediği kadar iyi yoğrulsun, mayanın farkı her zaman hissedilir diyorum.

Özel mi? Devlet mi ?

İnşaat Mühendisi olarak Özelde mi? yoksa devlette mi? çalışmalıyım sorusu tüm mühendis adaylarının kafasını kurcalayan bir sorudur. Edindiğim tecrübelerden, okuduklarımdan ve dinlediklerimden yaptığım bir derleme ile bu soruya cevap vermeye çalıştım. Bu yazımda özel sektör ile devlette çalışmanın artılarını eksilerini yazacağım. Umarım bu konuda fikir edinmeye çalışanlara faydalı olur.

Özelde Çalışmanın Artıları:

  • Kendini geliştirme imkanı daha fazla. Bu devlette kendini geliştiremezsin demek değil. Ancak devlette işler daha monoton iken özelde daha farklı işleri tecrübe edinme, daha fazla yenilik ile tanışma fırsatı vardır.
  • Uzun vadede maddi açıdan çok daha iyi şartlarda çalışılabilir.
  • Çalışma koşulları hareketli, tempolu kişiler için daha uygundur.
  • Yurt dışı iş imkanı çok daha fazladır.
  • İş imkanı daha çoktur, iş bulma daha kolaydır.

Özelde Çalışmanın Eksileri:

  • İşin garantisi yok. Uzun vadede yüksek maaş garantisi de yoktur. Karın tokluğuna çalışan  mühendisleri de unutmamak lazım.
  • Yoğun iş temposu ile sosyal hayat ve aile yaşantısı olumsuz yönde etkilenebilmektedir.
  • Daha stresli bir iş ortamı vardır.
  • Sektörün kriz durumundan daha kolay etkilenebilirsin.
  • Firmana ve çalışma alanına bağlı olarak, sigorta ve maaş ödenmesi konusunda, haftalık ve senelik izin konusunda sıkıntı yaşayabilirsin.

Devlette Çalışmanın Artıları:

  • Özel sektördeki esnek çalışma saatleri ve yoğun iş temposuna kıyasla mesai saatlerinin belirli olması, hafta sonu tatili, senelik izin şartlarının daha iyi olması ve devlette çalışmanın getirdiği bazı sosyal hak ve imkanla, daha düzenli bir yaşam
  • Maaş şartlarının kısa vadede daha iyi olması. Özel sektörde yeni mezunlar 1000-2000 tl arası çalışmaktayken devlette daha fazla maaş alabilmektedirler.
  • İş garantisinin olması. Bkz: “Sırtını devlete dayamak”
  • Özel sektöre  kıyasla daha sakin, stressiz bir iş ortamı
  • Devlette çevre edinme imkanı

 Devlette Çalışmanın Eksileri:

  • İşlerin monoton olabilmesi ve zamanla sıkıcı bir iş hayatının olabilmesi, mesleki yönden tatminsizlik ve körelme
  • Siyasi etkenler
  • Zamanla özel sektöre kıyasla daha alçak kalan maaş skalası
            Özetleyecek olursak, bu sorunun cevabı kişinin kendisinde bitmektedir. Mesleki  ve maddi açıdan kendimizi tatmin edecek şartları iyi düşünmeli, o şartlar doğrultusunda iş hayatımızı şekillendirmeliyiz. Ne devlet, ne özel sektör toz pembe değildir(*bknz). Her iki tarafında kendisine göre + ları – leri vardır. Kendi içerisinde değişen şartları vardır. Özelde şantiye ile ofisteki çalışma şartları çok farklıdır. Devlette de çalıştığın kuruma göre şartlar ve maaş değişebilmektedir.

İşte yurtdışı deneyiminin bireye kazandırdıkları

1. Kişiliğinize Kattıkları:

Yurtdışında okumak, çalışmak cesaret isteyen bir davranıştır. Hiç bilmediğin bir yerde yaşamaya, tanımadığın insanlar ile yabancı dilde anlaşmaya  çalışacaksın. Kültürleri tamamen farklı insanlar ile, sistem ve standartları tamamen farklı bir ülkede geçecek zaman. Kimi zaman ölçü birimlerinden sıkıntıya girecek başın, kimi zaman yolda kalacaksın. Kaybolduğun da olacak  belki de. Tüm bu sıkıntıların üstesinden gelmek insana eşsiz bir özgüven kazandıracaktır. Bu özgüveni günlük hayatında ve iş hayatında da her daim  hissedecektir.
Farklı insanlar, farklı bir yaşam tarzı insanın ufkunu genişletir, farklı bakış açıları kazanmasını sağlar. Yeni yerler gezilip görülmesi, farklı kültürlerin öğrenilmesi kişinin sosyal yönüne fazlasıyla bir güç katar. İnsanın duygusal zekasını geliştirir. Bilgi ve becerilerinizi zorladığınız, hiç tanınmadığınız bir ortamda kendinizi daha iyi tanıma fırsatı bulursunuz.
2. Yabancı Dil:

Gittiğiniz ülkenin dilini öğrenmek için benzersiz fırsat. Çünkü yabancı dil eğitimini ister en iyi kolejde, ister çok kaliteli bir kursta alın. Hiçbirisi yabancı dil için yeterli değil. Bir dili doğru şekilde öğrenebilmek için, o dilin konuşanları ile pratik yapmalı, o dili konuşan insanların yaşayış şeklini, değer yargılarını ve kültürlerini bilmeniz gerekir. Ancak o zaman yabancı dilde çat-pat günlük konuşmanın ötesine geçebilir, o ülkede okuyacak, çalışacak ve yaşayacak kadar o dili öğrenebilirsiniz.
            3. Kariyerinize Kattıkları:

Yurtdışı deneyimi, pek çok açıdan kariyer merdiveninde sizi yukarı basamaklara çıkaracaktır. Yurtdışı tecrübeniz ile kazanacağınız ya da geliştireceğiniz yabancı dil bilgi ve becerileriniz, farklı firmaların farklı disiplinlerinde kazanmış olduğunuz iş tecrübesi firmalar için asla göz ardı edilmeyecek nitelikleriniz olacaktır. Türkiye’deki üst düzey şirket yönetici ve akademisyenlerin profillerine baktığımızda, büyük oranının geçmişinde yurtdışı eğitimi ve iş tecrübesi vardır. Farklı düşünebilen, farklı insanlar ile güçlü iletişim kurabilen, farklı çalışma ortam şartlarına uyum sağlayabilen bir kişi her zaman değerli olur. Bu da 1. maddede saydığımız, yurtdışının kişiliğinize kattıkları ile alakalıdır. Ayrıca yurtdışında çalıştığınızda, farklı firmalar tarafından izlenme ihtimalinizde olacaktır. Belki de bu kariyerinize yurt dışında devam etmek için bir fırsat olacaktır.
 4. Maddi Açıdan Kattıkları :

Yutdışında, maddi açıdan Türkiye’ye göre fazlası ile tatmin olabilirsiniz. Ülkeye, sektöre, firmaya, çalışılan pozisyona göre değişmekle beraber, yurtiçinde kazandığınızın 1,5 -3 katını belki de daha fazlasını yurtdışında kazanabilirsiniz. Yurtdışında çalışmak, maddi açıdan sadece yurtdışında çalışılan sürede fayda sağlamaz. ilk 2 maddede sıralanan avantajlar sayesinde yurtiçinde de daha dolgun maaş ile daha yüksek pozisyonda iş bulunabilir. Çünkü  yukarıda bahsedildiği gibi yurtdışı deneyimi kişiyi değerli kılacaktır.
5.Diğer:

Pek çok kişiye göre yurtdışının en büyük dezavantajı özlemdir. Ancak ben bu durumunda bir avantaj olacağını düşünüyorum. Yurtdışında iken, geride bırakıp özlediğimiz şeyler,  hiç farkında olmadığımız en ufak değerlerin bile kadar önemli olduğunu  hatırlatacaktır. Buda geri dönüşte daha olumlu yaşamamızı sağlayacaktır. Ayrıca belki bir daha göremeyecek olsan da hiç unutulmayacak ömürlük arkadaşlıklar kazanacaksınız. Son olarak, ülkenizi tanıtma fırsatı bulacaksınız.

Öğrencilere Tavsiyeler

(İnşaat Mühendisi Adaylarına)

Geriye dönüp baktığımızda, hayatımızın “ İyi ki .. ” dediklerimiz ile ” Keşke..” lerimizden ibaret olduğunu görürüz. Ancak bu keşkeler için artık çok geçtir. Bundan sonra ” keşke ” dememenin ise tek bir yolu vardır. Yürüyeceğimiz yoldan daha önce geçmiş olanların ” iyi ki” ve ” keşke” lerini dikkate almak!
Bu yazımda, henüz yeni tamamlamış olduğum bir yolda, arkamdan gelen  arkadaşlarıma tavsiyelerde bulunmak istedim. Herkesin kendince doğruları yanlışları vardır. Birilerinin “iyi ki yapmışım ” dediği şeyler için bir başkası ” keşke yapmasaydım” diyebilir. Herkes kendisine farklı şartlarda, farklı yollar çizer. Benim söylediklerim başkalarına doğru gelmeyebilir; size de. Her söylenene inanmayın, kesin doğrudur demeyin. Ama size en yanlış gelen tavsiyeyi dahi,  tecrübelerin birikimi olduğunu unutmadan dikkate alın. Doğruyu bulmak için en doğru yol budur. Size ilk tavsiyem de budur, her zaman daha tecrübeli insanların tavsiyesi peşinde koşun.
Nasıl iyi bir mühendis olunur ?”,  “İyi mühendis olmak için ne yapılmalıdır?” Öğrenci arkadaşların bu sorularıyla her türlü sektörel platformda çok karşılaşılıyor. Bende kendi tavsiyelerim ile cevap vermeye çalışacağım bu sorulara.
Bir hocamın dediği gibi Türkiye’de en zor iki meslekten birisini seçtik. Nedir bu meslekler? askerlik ve inşaat mühendisliği. Çünkü her iki meslekte de memleketin en eğitimsiz insanlarını yönetmek durumundasınızdır. İnsan hayatının sorumluluğunu aldığımızı düşünürsek mesleğimizin ciddiyeti çok daha açık şekilde görülüyor. Kimimiz gelecek garantisi için, kimimiz akraba çevrsi için, kimimiz ise benim gibi kampüsü güzel yerde olduğu için bu bölümü tercih ettik. Her ne olursa olsun, emin olun Türkiye’de en geniş sektörlerden birisi olan ve hakkını verdiğiniz sürece çok zevkli olan bir mesleğe adım attık.. Bu mesleği para için sevmeyin. Bu mesleği medeniyeti inşaa ettiğiniz için sevin. Gerisi zaten gelir…
Bu mesleği seçen öğrenci arkadaşları, bundan sonraki hayatlarını şekillendirebilecekleri, uzun ama bir o kadar kısa 4 sene bekliyor. Tabi bu N.Ş.A’da. Genel olanın dışında 3 olabileceği gibi 7-8 de olabiliyor.  Üniversitenin kaç senede bittiğinden çok nasıl bittiği önemlidir. Şimdi size 3.5 yıllık lisans eğitimimin ” iyi ki” ve  ” keşke” lerimden birşeyler paylaşmak istiyorum.
Öncelikle üniversitenizi çok iyi seçin. Şuan o kadar çok inşaat mühendisi mezun oluyor ki… Bu konuya pek girmek istemiyorum. Unutmayın nasıl bir mühendis olacağınız nasıl bir eğitim aldığınıza bağlı. Bu da eğitim aldığınız üniversiteye.
İnşaat Mühendisliği bölümünü bitiren herkes diplomasını alıyor. Dediğim gibi o kadar çok diploması olan var ki; önemli olan diplomanın yanında, 4 sene boyunca neler kazandığınız. Bunun için ise çok değerli ve inanın çok çabuk geçecek 4 seneniz var. Hiçbir zaman ertelemeyin. Yapmanız gerekeni hemen yapın. İnanın bugün, yarınkinden daha çok vaktiniz var.
Üniversiteye kayıt olur olmaz yapacağınız ilk iş İnşaat Mühendisler Odası gençlik kollarına ve okulun mesleki kulüplerine üye olun. Oda ve kulüplerin, seminerler, kurslar, teknik geziler vb. her türlü imkanından faydalanın. Size tavsiyem, kulüplerin, derneklerin siyasi faaliyetlerine çok fazla eğilim göstermemeniz. Herşey olması gerektiği kadar olsun. Bu konuda sıkıntı çekmiş o kadar çok arkadaşım oldu ki…  Neden orda olduğunuzu unutmayın der ve konuma devam ederim. Oda ve kulüplerde edineceğiniz çevre de ileride sizin için bir artı olacaktır. Mümkün olduğunca çevre edinmeye çalışın. Bu da dediğim gibi üyesi olduğunuz kulüpler, dernekler, katılım gösterdiğiniz mesleki faaliyetler, seminerler ile mümkün olacaktır. Mezun olduğunuz zaman, hatta belki de olmadan, mesleki çevrenizin faydasını görecek ve bana hak vereceksiniz.
Erasmus vb. yurt dışı eğitim, staj gibi fırsatları mutlaka kovalayın ve mümkünse yakalayın. Ne zaman olduğunun önemi yok. Ders programlarınızı ona göre ayarlayın ve bir dönem hatta olursa iki dönem  gidin. Fırsatı yakaladığım halde bazı özel nedenlerden dolayı gidemedim. Neleri kaçırdığımın farkındayım. En başta kazanacağınız özgüven, yurtdışı tecrübesi ve dil. Ayrıca orada alacağınız farklı tarzdaki eğitimin size getirileri de olacaktır.  Bunu gidenlerden fazlasıyla görüyorum. İnanın Avrupa’da bize göre çok daha ileri düzeyde eğitim var ve kaliteli bir üniversitede eğitim fırsatı yakalarsanız bu sizin yararınıza olacaktır. Farklı bakış açısı kazanacak, mesleki ufkunuz genişleyecektir. Son sene Erasmus’a gidip, yüksek lisans için de orada kalan ve kendisine güzel bir kariyer yolu çizenler de var. Bence Erasmus, üniversite öğrencisinin sahip olduğu en önemli fırsatlardan birisi. İyi değerlendirin ! Gezip görme olarak görmeyin sadece olayı, gezin, görün elbette ama saydığım artıları kazanmadan dönmeyin.
Dil demişken, dil, dil, dil ! diyorum. İngilizce artık yabancı dilden sayılmıyor bile bazı yerlerde. İngilizce bildiğiniz kabul edilerek ikinci yabancı dil isteniyor. Hatta mümkünse, dile yeteneğiniz var ise 3. dili düşünün. Çalışacağınız şartlara bağlı belki de hiç lazım olmayacak diyenler olacaktır. Haklılar da. Ama İngilizce ve sektörde çok aranan ikinci bir dil  ( tercihen Arapça, Rusça) bilen bir inşaat mühendisinin sırtının yere geleceğini sanmıyorum. Hatta çok iyi yerlere gelmesi de büyük bir ihtimaldir. Her meslekte bu böyledir. Sırf dil bilmeniz çok iyi pozisyonlarda çalışmanız için yeterli sebeptir. Akademik kariyer için de yabancı dil büyük önem taşımaktadır. Pek çok saygın üniversitede yabancı dil koşulu vardır.  Yurtdışı kariyeri için yabancı dil şarttır. Uluslararası alanda çalışan saygın firmalar yine yabancı dil aramaktadır. Dediğim gibi, yabancı dil önemsiz bana hiç lazım olmadı diyenler olacaktır. Kendilerince doğru bir tespit. Yabancı dil olmazsa olmaz değil. Ancak yabancı dilin size açacagı kapıları düşünün! En azından İngilizce’yi üniversiteyi bitirmeden halledin. Sonra bunun için geç olabilir. Mesleki ingilizce dergileri, yayınları, tezleri vb takip edebilirsiniz. Hem sektörü takip eder hem de mesleğiniz ile ilgili yabancı terimlere de aşina olursunuz. Yüksek bir kariyer hedefiniz var ise, dil kaçınılmaz bir şarttır diye düşünüyorum. Boşuna dememişler bir lisan bir insan, iki lisan iki insan !
İnternet, size en yakın olan bilgi kaynağınızdır. Bunu iyi kullanın. İnternette pek çok sektörel siteler, e-dergiler mevcut. bunları takip edin. Bununla ilgili de bir yazı yazacağım, web dünyasındaki inşaat sitelerine dair bir rehber hazırlayacağım. Bunun dışında mesleğiniz ile ilgili resmi kurumların siteleri de sizin için faydalı olacaktır. Fırsatınız oldukça bunları takip edin. Gördüğünüz her mesleki siteyi yer imlerinize kaydedin. Vaktiniz oldukça güncel konulara bakın. Sektörden uzak kalmayın, hatta her geçen gün daha da yaklaşın. Bunun dışında mesleki dergilere abone olun.
Okuyun, izleyin, öğrenin ! yukarıda yazdığım gibi, sektörden uzak kalmayın. En son inşaat teknolojilerinden haberdar olun. Her gün bir öncekini unutturacak, yok artık ! dedirtecek mega yapılar inşaa ediliyor.  Yeni malzemeler üretiliyor. Bunları takip edin. Yapı fuarlarına katılın. Ufkunuzu genişletin. Neler yapılabildiğini görmek, neler yapabileceğinizi görmek demektir. Bu mesleğin tozunu yutmuş insanların kaleminden dökülenleri okuyun.
Teknik gezilere mümkün olduğunca katılım gösterin. Unutmayın, iş hayatına atılınca sizden ilk isteyecekleri tecrübe olacaktır. Mezun olurken stajlarınız ve teknik geziler dışında tecrübeniz olmayacak. Katıldığınız tüm staj ve teknik gezilerden olabildiğince fazla faydalanın. Öğrenci dilinde tabir ettiğimiz şekilde naylon staj yapmayın!  Stajlar ve teknik geziler, hem iş hayatına ısınmanız ve işlerin uygulamada nasıl gittiğini görmeniz açısından, hem çevre edinmeniz açısından önemlidir. Ayrıca mühendisken soramayacağınız soruları sorabileceğiniz bir ortamdır.
Program öğrenmek için çok acele etmeyin. Lisan eğitimi boyunca zaten ister istemez Autocad’i bir inşaat mühendisine yetecek kadar öğreniyorsunuz. İleride çizeceğiniz yola göre gerekli programları öğrenirsiniz. Autocad ve Ms Office programlarını kullanabilecek kadar öğrenmeniz yeterli. Ancak teknik şartnamelere, yönetmeliklere aşinalığınız olsun. En azından derslerde zorunlu olarak kullandığınız bilgileri arkadaşlarınızdan değil de bakarak kendiniz bulun. Neyi nerede bulacağınızı bilirsiniz. Bu şartnameler, yönetmelikler yapacağınız işin kurallarıdır, kanunlarıdır. Fransız kalmayın.
Size üniversitenin önemi yok, önemli olan iş hayatı diyenler çıkacaktır. Onlara ” Mühendis ile işçinin farkı nedir ? diye sorun. Neyin niçin yapıldığını üniversitede, nasıl yapıldığını iş hayatında öğrenirsiniz. Neyin nasıl yapıldığını işçi de bilir. Bu nedenle mesleki derslerden almanız gerekenleri alın. O teorik bilgileri iş hayatındaki uygulamalar ile birleştirdiğiniz zaman, bir probleme çözüm üretebildiğiniz zaman mühendis olduğunuzu hissedeceksiniz.
Kendinizi okula kaptırıp sosyal hayattan uzaklaşmayın. Sosyal hayatı kaybederseniz çok şeyi kaybedersiniz. Özellikle ilk iki sene o kadar boş, birşeyler yapmak için o kadar müsait ki.Bunun bilincinde olun. İlk yaz tatilinizde muhtemelen zorunlu staj yapmayacaksınız. Bu hayatınızın en uzun son yaz tatili olacak. Bunu bilerek değerlendirin. Bence maddi durumunuz var ise Work and Travel ya da Interrail  gibi imkanları değerlendirin. gidin gezin görün. Bu mesleki açıdan bir tavsiyem olmasaa da, bence kesinlikle değerlendirilmesi gereken bir konu. Sadece mesleki gelişim değil, kişisel gelişim de gereklidir birşeyler için. Bu tür faaliyetler inanın bana size çok şey katacaktır. Mesleki açıdan değil, sosyal açıdan.  Bu kadar uzun son yaz tatiliniz, unutmayın. Gönüllü staj yapmayın bence. Daha erken ve bunun için istemediğinz kadar zamanınız olacak. Sosyal aktivitelere önem verin. Okulunuzda ya da çevrenizdeki diğer sosyal aktivitelere katılın, mesleki olmayan kulüpler ile de ilgilenin. Başka becerileriniz de olsun. Ülkemizde olmasa da Avrupa’nın gelişmiş ülkelerinde bu konuya önem verilmektedir. Sadece sayısal beceriler değil, sosyal beceriler de dikkate alınmaktadır. Bence öyle de olmalıdır. Kitapların, projelerin, mesleğin içinde boğulmayın. Sosyal zenginliğin de getirisini hayatınız boyunca hissedeceksiniz.
Açık öğretim tavsiye etmiyorum. Çok düşündüm çok araştırdım ve okumamaya karar verdim. O kadar vaktiniz varsa yabancı dile yoğunlaşın, mesleki eğitimler alın. Yan dal imkanınız var ise değerlendirebilirsiniz. Ben yan dal yapmadım pişman değilim ama yapanlar da inanın faydasını görüyor. Ancak mesleğiniz ile alakalı alanlarda yapın. Bir inşaat mühendisinin, harita, elektrik, makina mühendisliği ya da mimari gibi  alanlarda yapılan çalışmalarda fikir ve söz sahibi olabilmesi bence onun için bir artıdır ve bu ileride kariyer yarışında bir tercih sebebi olabilir. Bu konuda, yan dal yapan büyüklerinizden tavsiye alın.
Aynı şekilde yüksek lisansa karar vermeden mutlaka yapan ve yapmayan büyüklerinize danışın, iyice araştırın. Ben akademik kariyer düşünmedikçe çok gerekli olmadığını düşünüyorum. Yapıp da faydasını görenler elbette var ama iki senelik bir emekten bahsediyoruz. Gelecekte olmak istediğiniz yeri iyi düşünün, orada yüksek lisansın ne kadar yerinin olduğunu da. Ona göre kararınızı verin.
Açıköğretim olsun, yüksek lisans olsun, çift anadal olsun… tekrar diyorum, bunların hepsi bir emektir. Bir süreçtir. Elbette fazla bilgi göz çıkarmaz. Her bilgi fikir sahibi olma, söz sahibi olmak demektir. Ama her bilgi bir uğraş ile gelir. Gerekli uğraşlara girin. Önce yolunuzu çizin. İleride gerçekten işinize yarayacak şeylere emek sarfedin. İleride emeklerinizin boşa gittiğini düşünmek de, keşke şu işe de zaman ayırsaydım demek de kötü olacaktır. Ben yolumu çizdim. Ben kariyer hedefimde tüm bunlardan daha önemlisi yabancı dili gerekli gördüm. Ben tüm bu saydıklarımı değerlendirdim ve bunların yerine İngilizce’nin yanına ikinci hatta üçüncü dil öğrenmeyi seçtim. Önce yolunuzu çizin daha sonra karar verin.
            Son diyeceğim, yürümek olduğunuz yoldan daha önce geçenlere mutlaka danışın. Her tavsiyelerini altını çizerek dikkate alın. Sizden daha tecrübeli gördüğünüz herkesten bir tavsiye koparmaya çalışın. Bunlar geleceğiniz şekillendirmenizde size yardımcı olacaktır. Bu yazıyı buraya kadar okumuşsanız, zaten buna niyetlisiniz ve yapacaksınızdır. Yapmazsanız bir o yana bir bu yana, rotayı tutturamadan gidersiniz ve yolun sonu görünmez. Geleceğinizi şekillendirirken gerçekçi olun. Bu nedenle sektörden uzak kalmayın diyorum, kariyer hedefleriniz sizi kör etmesin. Hayal kurmak iyidir ancak hayalci olmak kötüdür.  Çok iyi yerlere gelmiş mühendisler gibi, karın tokluğuna çalışan mühendislerinde varlığını unutmayın. Devlet olsun, özel olsun, şantiye olsun, ofis olsun, betonarme olsun, çelik olsun  tüm iş imkanlarını araştırın, değerlendirin. Kendinizi iyi tanıyın, hedeflerinizi iyi koyun ve bu yönde emin adımlar ile ilerleyin.
Unutmadan… Başarılı insanların hayatlarını okuyun, inceleyin ve görün: Hiçbir merdiven, eller cepte çıkılmaz!

               *http://forum.memurlar.net/konu/1480010/ (İnşaat mühendisliği hakkında merak edilen herşey... bknz.)  
               *http://forum.memurlar.net/konu/1341500/ (inşaat mühendisleri için en iyi kurum? bknz.)
                 http://www.aykutozdemir.com.tr/insaat/yurtdisi-tecrubesinin-faydasi.html

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder