17 Temmuz 2022 Milliyet
Çocukken yolda gördüğü makam araçlarının
kumdan heykellerini yaparak eğlenen, üniversiteye gitmek yerine iş hayatına
atılan genç adam, şimdilerde çalışan dünyanın önde gelen otomotiv holdinglerinden
birinin sahibi...
Yanılmıyorsam yıl 2007. Zaten fotoğrafa bakarsanız,
benim “hafif çıtır” bir kıvamda olduğum görülecektir.. Yani, halen 50’nin
altında olduğum o güzel günlerde... Çin’de, Geely’nin patronu Shufu Li (veya Li
Shufu) ile görüşmeye gitmişiz. O dönemde “Sadece Geely’nin patronu” olan Li,
Türk gazeteciler grubunu makamına kabul etmiş, hatta sıkıntılı bir süreç olan
“Birlikte bi fotoğraf çekinebilir miyiiiizzz?” ısrarlarımıza bile olumlu yanıt
vermişti.
İngilizce konuşmayan, tercüman kullanan Li, aslında
konuşkan bir adamdı. Hem yaptığı işlerden hem de hayatının kesitlerinden
bahsetmeyi seviyordu. Sanırım bu, sıkça “Neredeeennn nerelere geldik?” vurgusu
yapmak içindi.
O dönemde, Çin’de “devlet kontrolünde olmayan” neredeyse
ilk üreticiydi. Bize, hikayesinin sadece ABD’ye gidiş, Henry Ford’un
yaptıklarına imreniş ve “Ben de Çin’in Henry Ford’u olacağım!” diye hedefleniş
kısmını anlatmıştı açıkçası. Meğer işin daha da ilginç tarafları varmış,
sonradan öğrendik...