Günün Sözü

Gün var ay'ı besler. Ay var günü besler...

Ara

6 Ocak 2012 Cuma

YATILI OLMA ÜZERİNE


Yatak; uyuma, dinlenme vb. amaçlarla üzerine veya içine yatılan eşya, döşek, hane ise; ev, ev halkı, konut, aile anlamlarına karşılık gelmekte ve bu iki kelimenin birleşmesinden ortaya çıkan yatakhane sözcüğü; okul, fabrika vb. yerlerde yatakların konulduğu yer, yatılı okullarda, yurtlarda ve kışlalarda yatılan yer anlamını taşımaktadır. Yatılı okulların çeşitleri arasında;
·         Askeri
·         Yoksul ve yetimlerin kaldığı
·         Dini
·         Davranış, öğrenme ve psikolojik sorunları olanlara yönelik rehabilitasyon kurumları
·         Mesleki eğitim veren kurumlar
·         Üniversiteye hazırlık kurumları
·         Dil öğreniminin güçlü olduğu, geleneğe sahip olan ve iyi eğitim olanaklarını önemseyenler tarafından tercih edilen kurumlar yer almaktadır.

Yatılılık, bir okuldaki öğrenci ve görevlilerin bütünü (okul), aile (ev) olunca yani “okul ev olunca“ ortaya çıkmaktadır. Yatılı okulda öğrenciler aralarında kan bağı olmadan birlikte yaşayıp bir mekanı paylaşmaktadırlar. Yatlı okullar aile olmaya soyunmuş kurumlar olmakla birlikte temel görevleri ergeni hayata hazırlamak ve disipline etmektir. ABD’de Yatılı Okullar Derneği (The Association of Boarding Schools) yatılı okulların öğretmen ve öğrencilerin birlikte yaşayıp birlikte öğrendiği geniş aileler haline geldiğini, yatılı okul hayatının dinamik ve bambaşka  bir deneyim olmakla beraber öğrenmenin sınıf ya da sıradan bir okul günüyle sınırlandırılmasını reddettiğini  belirtmektedir.

Yatılı okulların tarihi çok eskilere dayanmaktadır. Bu okulların ülkemizdeki tarihçesine bakıldığında ise şöyle bir sıralama ortaya çıkmaktadır:

·         10. ve 11. yüzyılda Selçuklularda Nizamiye Medreseleri
·         Osmanlılarda Küttab-ı Sebiller
·         14.yüzyılda Acemi Ocakları ve Enderun Mektepleri
·         16., 17. ve 18. yüzyıllarda yabancı azınlık okulları
·         18. yüzyılda Darüşşafaka
·         19. yüzyılda savaşta yetim kalan çocuklar için açılan kurumlar
·         19. yüzyılda okul bulunmayan bölgelerde eğitim veren Köy Enstitüleri
·         Yakın günümüzde ise Anadolu Liseleri, Fen Liseleri ve İmam Hatip Liseleri gibi okullar yatılı kurumlar arasında yer almaktadır.
Yatılılık hayatı; karar alma, okulla ilk karşılaşma, yalnızlık, ayrılıkla baş etme, toplu yaşama uyum ve bağlılığın oluşması gibi çeşitli süreçleri içermektedir. Yatılılık karar alma aşamasıyla başlamaktadır. Bu aşama okul sürecinin senaryosunu belirlemektedir. Yatılılık kararını kimlerin, hangi koşullarda, ne tür beklentilerle aldığı önem taşımaktadır çünkü kararın alınış şekli sürecin temelini oluşturmakta ve tüm süreci etkilemektedir. Yatılılık kararıyla birlikte ayrılığa hazırlık, yalnızlık, toplu yaşam, sosyal ilişkiler, yeni kimlik, yeni-eski kimlik çatışması, akademik sorumluluk alma gibi konular gündeme gelmektedir. Ayrılığa hazırlık döneminde; ebeveynle çocuk arasında ayrılığın anlamı, duygu-düşünce paylaşımı, yeni koşullar ve karşılaşabilecekleri durumlarla ilgili konuşulması bu sürece uyum sağlamada etkili olmaktadır.
Ailelerin çocuklarını yatılı okula gönderme nedenleri arasında;
·         Kendi ayakları üzerinde durmayı öğrenmesi
·         Daha güçlü bir kişilik yapısına sahip olması
·         Daha iyi bir eğitim ve disipline sahip olması
·         Daha fazla ders çalışması
·         Daha fazla sportif, sanatsal ve sosyal etkinliklerde yer alması vb. bulunmaktadır.

            Okulla İlk Karşılaşma-İlk Adım-Yalnızlık aşamasında ise; birinci dereceden akrabalardan uzaklaşma, alışılan sosyal çevreden ayrılma, kalabalık bir grupla yaşama ile yüz yüze gelinmektedir. Artık her şey ortak kullanım içindir, genele yönelik hazırlanmış kişiye özel yanı zayıf ve katı olan kurallar bulunmaktadır. Her aktivite saatle düzenlenmekte ve her şey birlikte yapılmaktadır. Güçlü ve bağlı arkadaşlıklar kurmak zaman almakta, aynı şekilde dayanışma, paylaşma ve gruba aidiyet duygusu da ancak zaman içinde gelişmektedir. Yatılılık sürecinin başlangıcındaki doğal yalnızlık hissi zamanla yerini ya kendine ait bir alana sahip olma ve yalnız kalabilme ihtiyacına ya da gerçekten yalnız kalma ve arkadaşsızlığa bırakmaktadır.

            Yatılılık, kurallar, toplu yaşam ve sosyal ilişkiler açısından ele alındığında; yarı ev yarı okul olan, saatlerle ve genele göre düzenlenmiş kurallarla işleyen ortak kullanımın olduğu bir yaşam sürdürülmektedir. Bu ortamda  grup kimliği ön plana çıkmakta, kısıtlı bir bireysel var oluşla yüz yüze gelinmekle birlikte sınırlar sorunu yaşanmakta, içten kontrol yerine dıştan kontrol yer almaktadır. Ayrıca yatılı okul hayatında ağabeylik ablalık rolleri ve çeşitli alt gruplar ortaya çıkmaktadır. Akademik ve eğitsel süreç açısından bakıldığında; ailesi veya çevresinde yatılı öğrencilerden yüksek başarı beklentisi oluşabilmektedir.

            Kimlik bunalımının yaşandığı ergenlik döneminde yatılılıkla birlikte yeni bir kimlik kazanma sürecine girilmekte ve yeni-eski kimlik çatışmasıyla karşı karşıya gelinebilmektedir. Çocuk yürümeye başladığı andan itibaren bağımsız olmak istemekte, ergenlik döneminde kendi ayakları üzerinde durma, ailesinden özerkleşme isteği daha yoğun şekilde görülmektedir. Genç, anne babasına olan çocuksu bağlılığını hatırlatan her şeyden nefret etmekte, çevresindekilerle olan ilişkilerinde de eski çocuksu bağlılığını hatırlatan her şeyden rahatsız olmaktadır. Bunun yanı sıra çelişkili şekilde bağımlılıktan uzak durmak da istememektedir çünkü yeni, yakın ilişkiler kurmak zorundadır. İşte bu gelgitlerin yaşandığı dönemde yatılılık ergenin ebeveyn otoritesinden kurtulduğu, özgürleştiği alan olduğu için çekici olabilmektedir.

Aileden vazgeçişin, ayrılıkla baş etmenin görüldüğü yatılılıkta hem en zor hem de en keyifli zamanlar yaşanmaktadır. Yatılı öğrenciler arasında bedenin farklılaşması, cinsel gelişim, karşı cinsle ilişkiler, aşk gibi konularda fikirler paylaşılmaktadır. Yatılılıkta mahremiyet de önemli bir konudur. Mahremiyet, ar, mahrem, tabu, kutsal ve dokunulmazlığı içermektedir. Kişinin en gizli gerçeğinin bilgisidir. Yatılılık hayatında artık neredeyse hiç yalnız kalamayan ergenin çoğu zaman “biz” olunan duruma ayak uydurması gerekmektedir. Bu noktada, yatılılık yaşamında öğrencilerin sınırlarını net olarak tanımlaması ve aynı zamanda bunu çevresindekilere girişken şekilde söyleyebilmesi önem taşımaktadır çünkü sınırları net olmayan kişi başkalarının sınırlarını da ihlal edebilmektedir.

Bazen hüzünlü, bazen sancılı,  bazen de eğlenceli zamanların ardından gelen okul sonrası dönemde ise; yatılılığın öğrenciler arasında güçlü bağların oluşmasını, dış yaşamla uyum ve hayata hazırlıklı oluşu sağladığı görülmektedir.


Kaynak: Özel Amerikan Robert Lisesi -  8 Mart 2008 “Yatılılık: Okul ev olunca” Sempozyumu Konuşmacı notlarından derlenmiştir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder