Günün Sözü

Gün var ay'ı besler. Ay var günü besler...

Ara

13 Şubat 2012 Pazartesi

STRES YÖNETİMİ


Artık hayatın kaçınılmaz bir parçası olan STRES; kişinin kendisini tehdit altında hissetmesine neden olan, fiziksel veya psikolojik zorlanmalar karşısında,  savunma ya da uyum sağlama amacıyla verdiği tepkidir. 

Stres, kendiliğinden oluşan bir durum değildir. Stresin oluşması için insanın yaşamını sürdürdüğü çevrede meydana gelen değişimlerden etkilenmesi gerekir. Tabiî ki ortamdaki değişmelerden her birey etkilenir burada önemli olan etkilenen kişinin bu değişimlere verdiği tepkidir.

 Stresin oluşması için etkilenen kişinin vücudundaki özel biyo-kimyasal değişmeler sonucunda vücut sisteminin harekete geçmesi (kasların gerilmesi ve gevşemesi, salgılar vb. ) gereklidir.


STRESİ ORTAYA ÇIKARAN NEDENLER

Bu nedenler her insan için farklı farklıdır. Çünkü olaylara verilen tepkiler; kişilik özelliklerine, algılara, düşüncelere ve inançlara bağlı olarak değişiklik gösterir.
 
Bu etkenleri kolay kolay değişmezler; özellikle de birtakım güçlü duygusal şartlanmalarla bağlantılılarsa. Gelecekteki olayları daha korkunç hale getirmek kolaydır ve mümkün olan en kötü olayı zihinsel olarak çağrıştırabiliriz ki birçok kere gerçek yaşananların hayal edildiği kadar korkulacak problemli durumlar olmadığı ortaya çıkmıştır.   Stresin birçok sebebi vardır, bu sebepler 3 başlık altında toplanmıştır.

Bireyin kendisi ile ilgili stres kaynakları; Aile içi ilişkiler, yeni bir çocuğun doğumu, sevilen birinin kaybı, uzun süreli uykusuzluk, dengesiz beslenme, çay, kahve gibi uyarıcı değeri yüksek maddelerin fazla tüketilmesi, ekonomik sorunlar, taşınma, hastalık, v.b

Bireyin iş veya okul yaşantılarının ortaya çıkardığı stres kaynakları; Yetiştirilmesi gereken işler veya ödevler, topluluk önünde konuşma yapmak, idarecilerle olan ilişkiler, toplantılar, bilgisayar yorgunluğu, ikinci bir işte çalışmak, iş değişikliği, akademik başarısızlık v.b

Bireyin yaşadığı çevrenin oluşturduğu stres kaynakları; ulaşım problemi, yaşanılan yerin değiştirilmesi, ülke ekonomisinin gidişatı, kalabalık, bozuk kişiler arası ilişkiler, hareketli ve telaşlı bir hayat, gelecek endişesi yaşayan, gürültü vb. Stresi ortaya çıkaran nedenler belirgin ya da gizli olabilir. Belirgin olduğu durumlarda, verilen tepki ile stres kaynağı arasındaki ilişki fark edilirken gizli olduğunda stres belirtileri ortada olmasına rağmen sebep anlaşılmaz.

Olumlu olan stres, hoşa giden aktivitelerin getirdiği yaşamsal zorluklardan kaynaklanır. Buna, üniversiteyi kazanmak, evlenmek, duygusal bir ilişkiye başlamak, yaşadığımız çevreyi değiştirmek gibi örnekler verilebilir. Bu olumlu durumların yarattığı stresle başa çıktığımızda olgunlaşırız, kendimize güvenimiz artar, bu da stresin hayatımıza getirdiği olumlu etkidir.
    
Olumsuz stres ise uyum sağlamamız gereken nahoş durumlar olduğunda yaşadığımız strestir. Buna örnek olarak, ölüm, problemli ilişkiler, çok fazla iş yükü verilebilir. Eğer stresle sürekli ama etkisiz bir mücadele var ise, bu, sonuçta tükenmeyi getirir.


STRESİN ETKİLERİ VE SONUÇLARI

Her insanın kendi iç dengesi ve olaylara verdiği tepkiler farklı olduğu gibi, stresten etkilenme ve onunla başa çıkabilme becerisi farklıdır, aslında stres belirli bir seviyede ve kabul edilebilir sınırda olduğu zaman sanıldığı kadar kötü bir durum değildir. Çünkü bu durumda kişinin verimini artırıcı bir rol oynar ancak aşırıya kaçarsa psikolojik çöküntüyle beraber verimi düşürür.
 
Stres altındayken yaşanılan değişim vücut tarafından tehdit olarak algılanır ve beyinde stres hormonlarının salgılanmasına sebep olur. Bunun sonucunda kişide ortaya çıkan belirtileri 4 başlıkta toplayabiliriz.

Fiziksel belirtiler; İnsan bedeni, dış etkenlere uyum sağlayabilmek için çalışan bir iç dengeye sahip olduğundan, dolaşım sistemi rahatsızlıkları, çarpıntı, hipertansiyon gibi kalp ve damar hastalıkları, şeker hastalığı, sindirim organlarında sorunlar, nefes darlığı, ellerde titreme, uykusuzluk, bitkinlik, eklem ve baş ağrıları, gerginlik, kasılma hatta kanser gibi sorunlar ortaya çıkabilir.

Psikolojik etkileride göz ardı edilmeyecek kadar büyüktür. Karamsarlık, kaygı, işte isteksiz tavırlar sergileme, depresyon, huzursuzluk, sıkıntı, gerginlik, durgunlaşma, sinirlilik, saldırganlık, aşırı duygusallık, aşırı kaygı unutkanlık, aşırı yemek yeme ya da iştahsızlık, madde bağımlılığı gibi sonuçlar gözlenmektedir.

Zihinsel belirtiler Konsantrasyon ve karar vermede güçlük, unutkanlık, aşırı derecede hayal kurma, mizah anlayışı kaybı, iş kalitesinde düşüş, hatalarda artış gözlenir.

Sosyal belirtiler :İnsanlara karşı güvensizlik, başkalarını suçlamak, randevulara
gitmemek veya çok kısa zaman kala iptal etmek, insanlarda hata bulmaya çalışmak ve sözle rencide etmek, haddinden fazla savunmacı tutum, bir çok kişiye birden küs olmak, konuşmamak gibi ortaya çıkar.  Bu fiziksel ve psikolojik sağlık sorunları sonucunda stres erken ölümlere dahi neden olabilmektedir.
  
Stres Sırasında Organizmada Meydana Gelen Değişiklikler
Selye, bedenin stresli durumlarda verdiği üç aşamalı tepkiyi "Genel Uyum Sendromu" olarak adlandırmıştır. Bu kurama göre, organizmanın strese tepkisi üç aşamada gelişir. Sistem, bu stres tepkisi sayesinde tekrar dengeye dönmek için bir uyum süreci başlatır.Bunlar ;

Alarm Aşaması: Birey bir stres kaynağı ile karşılaştığında, beden savaş ya da kaç  tepkisi" gösterir.  Bu tepki sırasında bedende oluşan fiziksel ve kimyasal değişmeler sonucunda kişi, stres kaynağı ile yüzleşmeye ya da kaçmaya hazır hale gelir. Streste alarm aşamasında, stresi yaratan kaynaklar ve bunların yoğunluğu artışına bağlı olarak normal davranıştan sapmanın ilk işaretleri verilmeye başlanır.

Direnme Aşaması: Alarm aşamasında stres kaynağına uyum sağlanırsa her şey normale döner ve stresin oluşturduğu tahribat giderilmeye çalışılır. Ancak uyum sağlanamadıysa birey direnme aşamasında, strese karşı koymak için elinden gelen tüm gayreti ortaya koyar bu gayret sonucunda başa çıkmayı başarırsa vücut tepkileri normale döner. Şayet başarılı olamazsa belirli bir süre bireyin davranışlarında ve yaşantısında stresin etkileri gözlenebilir.

Tükenme Aşaması: Eğer direnme aşamasında da stres kaynağı ile başa çıkılamaz ve uyum  sağlanamaz ise, fiziksel kaynaklar kullanılamaz ve tükenme aşamasına geçilir. Tükenme aşamasında, stres kaynağı hala mevcuttur. Bu aşamada uzun süreli stres kaynakları ile mücadele edilemez ve kişi başka stres kaynaklarının etkilerine de açık hale gelir.
    

STRES YÖNETİMİ

 Yaşamın her alanında olumlu yada olumsuz yaşantılarla stresin bizi takip ettiğini düşünürsek stressiz yaşamak mümkün görünmemektedir. Bu yüzden stressiz bir yaşam beklentisi yerine stresle kontrol edebilmeyi amaçlamalıyız. Stresi kontrol edebilmenin ilk adımı ise stresin farkında olmaktır. Böylece atılacak adımlarla sonuca ulaşmak daha rahat olur.   

 Stresin ortaya çıkardığı problemlerden kurtularak yaşamdan tat alabilmek amacıyla, stresi ortaya çıkaran nedenlerle baş etme çabasına stres yönetimi denir.
   
 Nasıl ki stresi ortaya çıkaran nedenler herkes için farklı ise stresle başa çıkma da kullanılan yöntemlerde de herkes için ortak bir çözüm yolu yoktur. Bu yüzden kişi kendi kişilik ve yaşam tarzına en uygun yöntemleri bulup denemelidir.

 İnsanlar doğdukları andan itibaren birçok problemle karşılaşmaktadırlar. Ancak problemle karşılaşan insanlar, çoğunlukla duruma hemen boyun eğmez. Bunun yerine sorunla başa çıkabilmek için kendilerine göre yöntemler geliştirmişlerdir. Bu yöntemler zaman içinde, uygulamaların sonucuna göre ya kullanılırlık kazanmıştır ya da yenilerini geliştirme gereği ortaya çıkmıştır.

Stres Yönetiminde DKBY
(Değiştir - Kabul Et – Boşver - Yaşam Tarzını Yönet)
Modeli:

Stres yönetimi son safhada ‘yaşam tarzı yönetimi’dir. Stresi yönetmeye karar vermek demek, bireyin duygusal, fiziksel ve ruhsal yaşam kalitesini yükseltmeye karar vermesi demektir. Braham’ın geliştirdiği DKBY, bireylerin yaşadıkları stresi kontrol altına almaları, yönetmeleri için geliştirilen dört aşamalı bir modeldir. Bu yaklaşım aşağıda kısaca açıklanmaktadır (Braham, 1998: 57-59).

İlk adım olan D (Değiştir), imkanınız varsa, içinde bulunduğunuz olumsuz durumu değiştirmektir. Olumsuz durumu değiştirebilirdeniz, bu durumun sebep olduğu stresi tamamen ortadan kaldırmayı başabilirsiniz.

İkinci adım, K (Kabul et)’dır. Kontrol edemeyeceğiniz durumlarla karşılaşabilirsiniz. Bu adımda, kontrol edemeyeceğiniz koşulları öfkelenmeden kabul etmeyi ve pozitif yaklaşımınızı kaybetmemeyi öğrenmelisiniz.

Üçüncü adım olan B ‘Boşver’i temsil etmektedir. Boş vermek duygusal, zihinsel ve ruhsal açıdan işe yarayan güçlü bir yöntemdir. Değiştiremeyeceğimiz durumları kontrol etmeye çalışmak bizi kontrol saplantısına götürür. Bu durum da strese sebep olur.

Dördüncü adım ise, Y, ‘yaşam tarzını yönet’tir. Bu adımda egzersiz, diyet, rahatlama ve duygusal destek yoluyla, gelecekte stres oluşturabilecek unsurlarla bu günden mücadele etmeyi sağlar.

ERGENLERDE STRES VE BAŞA ÇIKMA

Ergenlik dönemi, belirgin ve hızlı fizyolojik, psikolojik ve sosyal gelişimlerin görüldüğü, çeşitli gelişimsel görevlerin gerçekleştirilmesi gereken ve çocukluktan yetişkinliğe geçişi ifade eden bir yaşam dönemidir. Ergenlik dönemi davranışları, düşünceleri, giysileri ya da tutkuları, akademik başarısı konusunda yapılan eleştiriler nedeniyle ana babaları, öğretmenleri ve yakınları ile çatışma yaşanan bir dönemdir. Aynı zamanda ergen yaşıtları tarafından beğenilmeme, onaylanmama, dışlanma ve aşağılanma yaşantılarıyla da başa çıkmak zorundadır.

Ergenle­rin yaşadıkları birden fazla değişikliğe uyum sağlamasının zorluğundan ve uyum aşamasında başvurdukları yöntemlerin, sağlıklı yetişkinliğin temellerini oluşmasında önemli rol oynamasında dolayı bu dönemde yaşanılan stres ve başa çıkma yöntemleri önem taşır.

Ergenlerin başa çıkma davranışlarını oluştururken;

*Benzer olaylar ile başa çıkmada daha önceki kişisel deneyimlerinden
*Ailesindeki bireylerinin başarılarının ya da başarısızlıklarının gözlenmesi ile oluşan deneyimlerden
*Kendi fiz­yolojilerine ilişkin algıları ve hassasiyetleri konu­sundaki düşüncelerinden ve
*Özellikle çevresindeki önem verdiği kişiler tarafından yapılan sosyal yönlendirmelerden etkilenir.

Anne babaların çocuk ve ergene yönelik tutu­munun başa çıkma davranışlarının oluşumunda çok önemli bir etkiye sahip olduğu belirtilmek­tedir. Aile içi bağlılığın hissedildiği, çatışmanın daha az olduğu,  destek ve güven hissinin sağlandığı ailelerde, kendilerini güvenli hisseden çocuklar çevreleri ile girdikleri etkileşimlerde daha aktif olacaklardır. Aksine, kendilerini çok güvenli hissetmeyen çocuklar ise stresli durumları daha tehlikeli algılayacak ve sorunla baş etmek yerine kaçmayı tercih edecekler ve olumsuzluklardan daha fazla etkileneceklerdir.
    
Ergenlik döneminde karşılaşılan sorunlara etkili çözümler üretilememesi ortaya çıkan başa çıkma davranışlarının kendisinin de bir gerilim kaynağı olmasına neden olabilir. Örneğin, sorunlardan uzaklaşmak amacı ile alkol ve madde kullanımına yönelmek ardından daha büyük sorunlar ve sonuçlar doğurabilir.
    
Toplumsallaşmanın önemli bir parçası olan arkadaş grubu ergen için en büyük destektir. Ancak akran grubu, ergenin sorunlardan uzaklaşma aracı olarak; alkol, sigara, uyuşturucu gibi bazı maddelere yönelmesine neden olabilmektedir. Stresli durumlar karşısında alkol ve madde kullanımına yönelen ergenlerin, psikolojik olarak olgunlaşmamış, kendini idare etme yeteneği düşük bireyler olduğu bildirilmektedir
   
 Çocuk suçluluğunun önemli boyutlara ulaştığı günümüzde suça yönelen ergenlerin, istismar, ihmal, şiddete maruz kalma ve aile tarafından sağlanan sosyal desteğin yeterli düzeyde sunulmaması gibi sorunlar yaşadığı görülmektedir. Problemle başa çıkmada yetersiz kalan ergenler bu tür sorunlar karşısında, stresi inkâr etme ya da saldırgan davranışlar ve psikosomatik şikâyetler ile dışa vurma gözlenmektedir.
    
Anne babanın iyi bir model oluşturamadığı ve/ya da yetersiz kaldığı durumlarda, ergenlerin etkin modellere ve bilgi paylaşımına gereksinimlerini artırmaktadır. Suçluluğun önlenmesi ve ergenin yeniden topluma kazandırılma sürecinde etkili başa çıkma örüntülerinin edinebilmeleri önemli bir rol oynamaktadır.


 Kaynaklar:

BALTAŞ, Acar ve Zühal BALTAŞ; Stres ve Başa Çıkma Yolları. İstanbul: Remzi Kitabevi,
BASUT, Ebru; Çocuk ve Gençlik Ruh Sağlığı Dergisi: 13 (1) 2006
ERTEKİN, Yücel; Stres ve Yönetim. Ankara: TODAİE, 1993. 253 Ankara.
GÜÇLÜ,Nezahat. “Stres Yönetimi” G.Ü. Gazi Eğitim Fakültesi Dergisi Cilt 21 Sayı 1 s. 91-109 2001

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder